Sosyal Medya

Güncel

'Oruç; 'Allah’ın (cc) rızası için her şeye hazırım’ taahhüdüdür'

Ramazan ayı, nefisle ve şeytanla mücadele ayıdır. Ramazan ayında tutulan oruç, iman merkezli bir cihad mektebidir. Allahû Teâla buyuruyor: “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de oruç tutmak farz kılındı. Umulur ki takva sahibi olursunuz.” (Bakara Sûresi/ 183



Her ibadet gibi, oruç ibadeti de nefsi terbiye eder. Nefis adeta firavun gibi Rabbini tanımak istemez. Kendini müstakil bir Rab gibi görür. Açlıktan başka hiçbir ceza nefisteki bu firavunluk hissini kıramaz. Nefsin firavunluk damarını kıracak ve onu Rablik davasından vaz geçirecek tek ilaç açlıktır. Bu da ancak oruç tutmakla gerçekleşir. Oruç, nefis ve şeytana karşı verilen mücadelede bir takva siperidir.

Sahih olan rivayete göre oruç ibadeti; Bedir Savaşı’ndan sonra, Hicret’in ikinci senesinde farz kılınmıştır. Ä°slâmi Ä±stılahta savm (oruç) “Ä°kinci fecrden itibaren güneÅŸin grubuna kadar; yemekten, içmekten, cinsi münasebetten ve orucu bozan diÄŸer ÅŸeylerden, Allah’a (cc) ibadet niyetiyle nefsi men etmektir’ ÅŸeklinde tarif edilmiÅŸtir. Allah (cc)’a iman eden ve O’nun yolunda cihada karar veren mükellef, oruç ibâdeti sayesinde kuvvetli bir iradeye sahip olur. Hicrî takvim ayın hareketlerine göre deÄŸiÅŸtiÄŸi için oruç ibâdetini; bazan (- 20) derecede, bazan da (+ 35) derecede edâ etmesi gerekir. Bunun anlamı ÅŸudur: Mükellef ‘dondurucu bir soÄŸuk ve kavurucu bir sıcakta, Allah’ın (cc) rızası için her ÅŸeye hazırım’ taahhüdünde bulunur. Bu anlama gelen oruç üniversitesi, her yıl mücahid ve mücahideleri mezun ettirir.

Oruç ibadeti; açlığa, susuzluÄŸa ve nefsin diÄŸer arzularına boyun eÄŸmemeyi beraberinde getiren bir ibadettir. Ä°mam-ı Serahsi (Rh.a.); ‘oruç ibadeti ile insanın hevâsına karşı mücadelesi’ arasındaki münasebeti izâh ederken şöyle demiÅŸtir: “Oruç tutarak Allah’a yaklaÅŸmak, nefs-i emmaresinin (hevâsının) ihtiraslarını bir kenara bırakmak, onunla savaÅŸmakla olur. Bu anlamdaki savaÅŸ iki ÅŸekilde gerçekleÅŸir; birincisi arzu edilen zamanda nefsi yemekten alıkoymak, ikincisi uykuyu sevdiÄŸi bir zamanda kalkıp ibâdet etmekle olur. Dili korumak ve Allahû Teâlâ’nın yücelttiÄŸini yüceltmek de nefisle savaşın bir unsurudur. Nitekim Ä°mam-ı Muhammed (Rh.a.) oruç bölümüne ‘nefisle savaÅŸmak’ diye baÅŸlamıştır.” (Ä°mam-ı Serahsi- El-Mebsût, C: 3 Sh: 559, Kahire/1324 )

Yeryüzünde Allah’ı razı etmek isteyenler, sözlerini, sükûtlarını ve fiillerini Allah’ın emir ve nehiyleriyle sınırlandırmalıdırlar. Allah’ın emri emrettiÄŸi ÅŸekilde yerine getirilirse ibadet olur. Oruç bir ibadettir. Oruç ibadetini yerine getirirken nefsimize veya baÅŸkasının nefsine, arzularına pay çıkarmamak gerekir. Rasûlüllah (sav) buyuruyor:

“(Ramazan ayının) hilâlini gördüğünüzde oruç tutun. (Åževvâl ayının) hilâlini gördüğünüzde de bayram edin. EÄŸer (Åžaban ayının hilâli) size görünmezse, (oruca baÅŸlamak için Åžaban ayını, bayram etmek için ise Ramazan ayını) otuz güne tamamlayın.” (Buhârî, hadis no:1909, Müslim, hadis no: 1081) 

Görüldüğü gibi, Ramazan hilâlini gözetlemek, ümmet üzerine farz-ı kifaye bir ibadettir. Bazı kimselerin bu hadis-i şerifi, herkesin hilâli kendisinin görmesi gerektiği, aksi takdirde oruca başlamaması gerektiğine delil olarak göstermeleri, doğru değildir. Çünkü hadis, hilâl görüldüğü zaman -Müslümanlardan adâletli bir kimse bile olsa- oruca başlama konusunda genel bir hitaptır. (İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi Fetvâları, cilt:10, sayfa: 94) Yine, bütün Müslümanların üzerine oruca başlamanın farz olması için, Müslümanlardan adâletli ve güvenilir birisinin hilâli görmesinin yeterli olduğuna delâlet eden delillerden birisi de, Abdullah b. Ömer (R.anhüma)in rivâyet ettiği şu hadistir:

“Ä°nsanlar (sahâbe), hilâli birlikte görmek için toplandılar. Ben de hilâli gördüğümü Rasûlullah (sav)’e tek başıma haber verdim. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) oruca baÅŸladı ve insanlara da oruca baÅŸlamalarını emretti.” (Ebû Dâvûd, Kitabu’s-Savm, hadis no:1995)

Bu hadis-i ÅŸerif, “insanın, Ramazan hilâlini kendisi görmedikçe oruç ona farz olmaz” sapık inancından dolayı, diÄŸer Müslümanlardan geri kalarak oruca daha sonra baÅŸlayanları reddetmektedir. Oruç ibadeti, Müslümanların halifesiz olamayacaklarını Müslümanlara hatırlatan bir ibadettir. Müslümanların bir halifesi olsaydı, oruca baÅŸlama ve bayram yapma hususunda ihtilaflar son bulurdu. 

Ä°slâm topraklarında Müslümanlar birlikte oruç tutma ve birlikte bayram yapma sevincinden mahrum kalmışlardır. Çünkü Müslümanlar halifesizdirler. Halifesiz Müslümanlar parçalar halinde esirdirler. Ä°mame, tesbihin tanelerini nasıl cem ediyorsa, Ä°slâm ümmetinin imamı olan halife de aynen mü’minleri cem eden bir ÅŸahsiyettir. Maalesef bugün tesbih imamesizdir, garip Ä°slâm ümmeti de imamsızdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.